rss search

next page next page close
thumbnail bir bilsen neler yazdım zoom
next page next page close
next page next page close
next page next page close

altın orta

Kalbim, bir ıslak kelebek

Nasıl da inanıp sana,

Nasıl da ölüyor yine.

***

abartılı yaşıyoruz…

mutlu olacaksak,

çok mutlu olmamız gerektiğini sanıyoruz…

üzüleceksek,

bunalıma girmemiz gerektiğini sanıyoruz…

eğleniyoruz,

ama bu eğlencenin b.kunu çıkarıyoruz…

ağlıyoruz,

bunu tetikleyici, ateşleyici müzikler dinliyoruz..

her şeyi ama her şeyi abartıyoruz…

bardağın yarısının boş yarısının dolu olabileceği aklımıza gelmiyor nedense..

birine darıldık mı,

onu siliyoruz..

birinden hoşlandık mı,

onu baş tacı yapıyoruz…

ve sonra yine abartarak üzülüyoruz..

bilmiyorum,
bilmiyorum,
artık, sevemiyorum, çocuk…

***

çal çocuk bu gece

şehrin tüm kapılarını

hüzünle

ıslak kelebekler bırak ellerine,

söyle;

aşk bu gece şehri terk etti

next page next page close

özet

perşembe, bildiğin baya baya eğlendik..

cuma, 2 güzel insanla istanbul ve ankaranın ortasında, sakaryada buluştuk..

cumartesi, kentpark-ithaki-atalay-adını bilmediğim bi kahve’den oluşan bi sürtme politikası izledik..

pazar, sabah 6da uyanıp gara doğru yol aldık, ve bu iki güzel insanı yolcu ettikten sonra eve dönüp bu saate kadar yattım.

o ye 😀

next page next page close

blah blah blah

bugün yeni yaşımın ilk günü…

hala yürüyorum başım dik, göğsümü gere gere…

hala inanıyorum bi’ yerlerde iyi insanlar olduğuna…

hala yüksek sesle söyleyebiliyorum “evet, bu dünya yaşanılası bi’ yer” diye..

her seferinde sırtımdan yememe rağmen darbeyi,

her seferinde sonsuz güvenle bağlandığım insanlar tarafından üzülmeme rağmen

her seferinde bi’ yerlerde bi’ şeylerin bana yanlış ya da eksik söylendiğini görmeme rağmen…

umutluyum…

hala umutluyum..

bi’ yerlerde..

bi’ şekilde…

***

umutluyum,

gerçek dostlarım yanımda hep…

umutluyum,

beklemediğim anda arkamda bitebiliyolar mesela onlar :)

umutluyum,

yanımda olmasalar da yanımda hissediyorum kimisini…

***

ve söylemeden edemem,

yeni yaşımın ilk gününde öğrendim ‘eksik’ söylenenleri..

oysa herşey tam sanıyodum :)

söylenmeyen kalmadı sanıyordum…

ne diyodu ahmet kaya;

olsun gözüm olsun
ne olacaksa olsun….

***

hayatıma giren herkese

yaşanmış herşeye

teşekkürler…

büyüyorum sizinle!

next page next page close

aşk, sandığımız şey olmayabilir…

mutsuz oluruz…

***

birgün Leyla çölde Mecnun’u bulur ama Mecnun onu tanımaz ve “Leyla benim içimdedir, sen kimsin?” der.

***

mutsuz olalım, hep mutlu olunacak diye bi’ kural yok ki, biz de mutsuz olalım. olmaz mı?

next page next page close
thumbnail ışık zoom
next page next page close
next page next page close

artık inanamıyorum, çocuk!

şu an beni dinlediğini biliyorum,

seni görür gibi oluyorum,

analiz ediyor,

yazıyorum…

***

– I –

yeni doğmuş bi’ bebeğin çığlıklarını hissediyor içinde,

içi içine sığamıyor, belki de bu yüzden.

ama farklı,

yürüşü bile değişiyo yavaş yavaş

artık daha bi dik yürüyor,

artık yürürken tanımadığı insanlara gülümseyebiliyo mesela

‘ne bakıyosun be’ ifadesi yok artık…

şimdiye kadar yaşamış  mıydım ki ben?

dışında soru işareti yok kafasında…

– II –

büyümeye başladı,

durma noktasına geldi zaman,

nasıl da hızlı akıyordu oysa…

anlamakta güçlük çekiyor,

ama elinden birşey gelmiyor…

oluruna bıraktığını söylüyor,

ama geçen her saniye biraz daha eksiliyor,

bi’ şeyler kaybediyor kendinden..

değiştiğini farkediyor,

ancak düşündüğünden çook daha fazla değiştiğini çok sonraları farkedecek…

artık yaşamadığını iddaa ediyor,

ama hayat onu bırakmıyor…

– III –

evet artık daha güçlü,

öyle sanıyor.

‘artık’ diyor her cümlesinin başında…

daha iyi olacak herşey diye ekliyor  bi ‘artık’ın sonuna..

arayışta,

bunu kabul etmemekte ısrarcı olsa da tavırları onu eleveriyor…

herkes normal hayatına döndüğüne inanmış olsa da

geceleri yastığa başını koyduğunda oluyor olan…

ama ‘olsun’ diyor,

büyüdüm sayesinde diyor,

çok şey öğrendim diyor…

haklı da…

– IV –

ve yeniden diyor…

artık dediği her cümle daha bi anlam kazanıyor..

ama diyor bu andan sonra,

ipler diyor,

benim elimde olacak..

deniyor da bunu..

istediği gibi gitmese de herşey

‘en azından’ diyor,

herşey kontrol altında diyor…

mutlu taklidi yapıyor bu dakikadan sonra

‘-mış gibi yapma’ kavramı hayatına o sıralarda giriyor işte

kestiremez tabi bu kavramın bundan sonraki hayatının her safhasında karşısına çıkabileceğini..

‘-mış gibi yapma’lar devam ederken

hayır diyor,

istediğim bu değil..

ve farkında olmadan ona yapılanı yapıyor..(farkında olsa ne değişirdi ki?)

karşısındaki büyümeye başlıyor bundan sonra,

o mu?..

– V –

devam ediyor büyümeye

‘artık’larına gerçek anlamlar yükleyebilecek duruma geldi artık..

güven üzerine düşünmeye başlıyor önce

sonra inanç…

sonra empati kavramını kurcalıyor,

sonra güven kavramına tekrar dönüyor…

daha önceden “oluruna bırakma” kavramını ne kadar boş kullandığını farkediyor,

asıl bu andan sonra oluruna bırakıyor…

büyüme evresini tamamlamak üzere…

yaşlanmaya başlaması an meselesi..

artık….

****

Göremiyorum, duyamıyorum

‘artık’ dokunamıyorum çocuk!

Anlatamıyorum anlatamıyorum

‘artık’ ağlayamıyorum çocuk!

İnanmıyorum inanmıyorum

‘artık’ inanamıyorum çocuk!

Bilmiyorum bilmiyorum

‘artık’ sevemiyorum(!) çocuk!

next page next page close
thumbnail uyku zoom
next page next page close

çocuksun sen

+ hala yalnız mısın?
–  sadece özgür.
+ peki mutsuz?
–  sadece alışmış.
+ peki ya aşık?
–  sadece eksik.

***

sırtını duvara yaslamış,

dizlerini kendine doğru çekmiş,

oturuyor…

burnundaki hızma ışıldıyor…

sweatinin kolları ellerini saklıyor…

^^^

yüzünde,

buruk bi’ gülümseme,

oldukça buruk

ama gülümseme…

saçları kıvırcık,

ya da dalgalı, her neyse

salmış kendini, dağınık,

ama güzelliğini saklayamamış..

^^^

oldukça içten,

oldukça masum,

oldukça sevimli…

^^^

gözleri,

umut dolu, umut vaadediyo’.

elleri,

üşümüş, soğuktan değil…

kalbi,

‘bir ıslak kelebek’(*)

***

–  peki ya sen, hala bekliyor musun?
+ beklemek, şimdi hiç duymayan birine, dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız.
–  peki ya umut?
+ umut, şimdi hiç görmeyen birine, gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.

b n y m n ~ 24.01.11

(*): C.Adrian-Islak Kelebek

next page next page
thumbnail uyku article post

Duman – İsyan – Halil Sezai Paracıkoğlu

Benim bu derdim Ne yağan yağmurda Ne yalancı sonbaharda Ne bomboş...
article post

Herkes Gider Mi?

Sessiz bir gece, yorgun adımlarım Hiç haberi yok gibi, ıslak kaldırımların Kimse...
article post

altın orta

Kalbim, bir ıslak kelebek Nasıl da inanıp sana, Nasıl da ölüyor...
article post

özet

perşembe, bildiğin baya baya eğlendik.. cuma, 2 güzel insanla istanbul ve ankaranın...
article post

blah blah blah

bugün yeni yaşımın ilk günü… hala yürüyorum başım dik, göğsümü gere...
article post

aşk, sandığımız şey olmayabilir…

mutsuz oluruz… *** … birgün Leyla çölde Mecnun’u bulur ama Mecnun...
article post
thumbnail uyku article post

tsira… tsira…

“Şimal Yıldızı” demekmiş megrelcede…
article post

artık inanamıyorum, çocuk!

şu an beni dinlediğini biliyorum, seni görür gibi oluyorum, analiz...
article post
thumbnail uyku article post

çocuksun sen

+ hala yalnız mısın? –  sadece özgür. + peki mutsuz? –  sadece...
article post